Akademi Kültür Koleji, Bingöl’ün geniş ovasına bakan, önü açık anayolun kenarında üç katlı bir yapı. Bu yapı sıradan bir bina değil; ovaya bakan, içinde emek ve düzenin hissedildiği bir eğitim yuvası. İlk bakışta insanı durduran bir sadelik, yaklaştıkça kalbine dokunan bir düzen var burada. Bahçesi düzenli ve bakımlı; okulun genel disiplinini dışarıdan bile hissettiren bir özen var. Spor sahaları, öğrencilerin ayak sesleriyle bir ritim tutuyor. Basketbolun, futbolun neşesi; voleybolun tınısı… Her biri ayrı bir güzelliğin göstergesi. Hemen yanı başında, günümüz çocuklarına neredeyse masalsı gelecek bir sahne: Bahçenin bir köşesinde küçük ama canlı bir bostan var. Domatesi, biberi, fasulyesiyle çocuklara toprağın emeğini ve sabrını gösteren sade bir alan. Bostanın hemen yanında tavuklar, kazlar ve hindiler ise çocukların doğayla temasını güçlendiriyor; ders kitaplarının anlatamayacağı bir canlılık sunuyor. Sanki yıllar öncesinin köy sıcaklığını geri çağırıyorlar. Ve hepsinden öte bir varlık: bir at. Çocukların ruhuna asalet öğreten, sabrı hatırlatan; dünyaya tepeden bakmanın değil, yeryüzüyle uyum kurmanın sembolü. Okulun içinde ayrı bir zarafet var. Koridorları ferah, sınıfları aydınlık; her şey yerli yerinde ve kullanım amacına uygun tasarlanmış. Ama asıl güzellik kadrosunda. İdarecileri sadece masa başında oturan yöneticiler değil; dinleyen, anlayan, anında çözüm üreten; öğrencinin, öğretmenin, çalışanın sesini duyar duymaz harekete geçen birer kılavuz gibi. Öğretmenleri, mesleğin kutsiyetini günlük davranışıyla ispatlayan; fedakârlığı sözde değil özde yaşayan, öğrencilerle sevgi ve saygı üzerine kurulu bir bağ geliştiren gerçek eğitim neferleri. Çalışanlar, kusursuz çalışan bir saatin ince ayarı gibi; okulun düzenini titizlikle sürdüren emek sahipleri. Ve öğrencileri… Bugünün dünyasında rastlanması güç bir estetik taşıyorlar. Öğrencilerin hitabı nazik, davranışları ölçülü, dilleri temiz. Koridorda karşılaştıkları her yetişkine içten bir selam vermeleri, okul kültürünün onlara nasıl yerleştiğini açıkça gösteriyor. Sanki okulun duvarları, bahçesi, öğretmenleri ve idaresi onlara yalnızca bilgi değil; asalet ve zarafet de öğretiyor. Bu okulda satranç taşlarının yer değiştirmesi bile bir eğitim. Drama derslerinde duygu kendine sahne buluyor, görsel sanatlarda renkler ruhla konuşuyor. Müzik sınıfından sızan notalar, ovaya hafif bir huzur serpiyor. Ekoloji dersleri, “İnsan doğanın sahibi değil, misafirdir.” diyen büyük bir hakikati küçük kalplere anlatıyor. Yüzme ve futbol ise bedenin ritmini ruhun dinginliğiyle buluşturuyor. Akademi Kültür Koleji bir okuldan fazlası… Bu kurum, iyi niyetin somut hâli; çabanın görünür şekli; örnek olmanın ete kemiğe bürünmüş karşılığı. Model alınsın diye yazıyorum; çünkü model olmayı sonuna kadar hak ediyor. Her şeyin hızla kirlendiği bir çağda, hem mekânın hem insanların taşıdığı bu özen, iyi eğitimin hâlâ mümkün olduğunu hatırlattığı için… Ve çocuklar yüzlerini geleceğe çevirdiğinde, orada bir ışık olduğunu hatırlatsın diye.
|